Yedi yılı aşkın süredir devam eden nüfus durgunluğu artık inkâr edilemeyecek boyuta ulaştı. Bir zamanlar kalabalık sınıflar, genç nüfusun dinamizmi ve üretkenliği ile övünen bu ülke, bugün doğum oranlarındaki dramatik düşüşle yüzleşiyor.

Çocukların Azaldığı Bir Ülke

1950’de 50 binden fazla bebek dünyaya gelirken, 2024’te doğan çocuk sayısı 16 bine kadar geriledi. Bu sadece istatistiksel bir veri değil; eğitim sisteminden sağlık politikalarına, sosyal yaşamdan iş gücü planlamasına kadar her alanda derin sonuçlar doğuran bir gelişme. Önümüzdeki yıllarda ilkokul birinci sınıf kayıtlarında düşüş, sınıfların boşalması ve öğretmen ihtiyacının azalması kaçınılmaz görünüyor.

Rakamların Arkasındaki Gerçek

Resmi nüfus sayımı 1,8 milyon kişi gösterse de analistlere göre ülkede fiilen yaşayanların sayısı 1,5 milyonu bile bulmuyor. 700 bin çalışan, 350 bin emekli… Geri kalan nüfusun önemli bir kısmı ya iş bulamadığı için evde, ya da yurt dışında daha iyi bir yaşam arayışında. Özellikle gençler için Avrupa, umut kapısı olmaya devam ediyor. Daha yüksek maaş, daha fazla iş imkânı ve daha istikrarlı bir gelecek arayışı, gençleri ülke dışına sürüklüyor.

Tehlikeli Denge: Çalışan ve Emekli Oranı

Demografik eğilimler aynı şekilde devam ederse, önümüzdeki 20-25 yıl içinde nüfusun ciddi şekilde azalacağı öngörülüyor. Bu yalnızca sayıların azalması değil, çalışan nüfus ile emekli sayısı arasındaki dengenin bozulması demek. Azalan iş gücü, artan emeklilik yükü ve baskı altına giren sağlık sistemi, ülkenin geleceğini daha da zorlayacak.

Çıkış Yolu Var mı?

Uzmanlar, bu gidişatın tersine çevrilebilmesi için yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal politikaların da devreye girmesi gerektiğini söylüyor. Aileleri destekleyen, gençlerin ülkede kalmasını teşvik eden ve sosyal fonları sürdürülebilir kılacak adımlar atılmadığı sürece bu tablo daha da karanlık hale gelecek.

Makedonya bugün kritik bir yol ayrımında. Ya gençlerini, emeğini ve geleceğini Avrupa’ya kaptırmaya devam edecek ya da cesur adımlarla yeni bir demografik ve ekonomik vizyon geliştirecek. Çünkü bir ülkenin gerçek gücü, sahip olduğu insan kaynağıdır.