Rıfat Sait yazdı : Bazen Hz. Ömer bazen Hz. EBU Bekir olmak

Rıfat Sait yazdı : Bazen Hz. Ömer bazen Hz. EBU Bekir olmak

24.Dönem İzmir milletvekili Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı Rifat Sait yazdı..

Rifat Sait
24.Dönem İzmir milletvekili
Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı
[email protected]  Twitter : @saitrifat
 
Geçen hafta İstanbul’da önemli grubunun reklam şirketi ile bir görüşmemiz vardı. Balkan Günlüğü gazetemize reklam almak için gittiğimiz
bu şirkette çok önemli bir bilgi içeren mesaj aldık. Bilgi, her zaman paradan çok daha değerli.  O yüzden de çok karlı çıktığımız bir toplantıydı. Bu arada belki ilerde reklam da gelirse Ala nur ala olur. Görüşmeye gittiğimiz şirketteki muhatabımız genç ve oldukça mütevazı bir kardeşimizdi. Ziyaretine gittiğimiz büyük grubunun reklam satın almasına bakan bu genç arkadaşımız bir zamanlar fanatik bir TKP üyesiymiş. Bu delikanlı ABD’ye gidiyor ve orada işiyle ilgili bir yere görüşmeye çağrılıyor.

Orada çok ilginç bir şey oluyor. Bu genç arkadaşımız Türkiye’de bir zamanlar  ön yargı ile baktığı İslam toplumuna karşı  düşüncesini 360 derece değiştirmek zorunda kalıyor. Zira görüşmeye gittiği yerin kapısında onu karşılayan bir Arap kökenli kişi tüm düşüncelerini değiştirtiyor. Kendisini, kapıda karşılayan kişinin üzerinde Arap kıyafetleri var. Tahmin ettiğiniz gibi sakallı. Reklamcı arkadaşımızı Selamünaleyküm diyerek selamlıyor ve kendisine sarılıyor. Reklamcı arkadaşımız içinden tepkili. Önyargı ile bir süre tepki veriyor. Ancak daha sonra bu Arap’ın dalında Amerika’nın en önde kişisi olduğu ve otoriteye sahip çok ünlü biri olmasına rağmen mütevazı ve samimi davranışı elden bırakmaması genç arkadaşımızı etkiliyor. Sonrasında ciddi bir değişim… Bu delikanlı arkadaşımızın çalıştığı şirketin ismini vermeyeceğim. Türkiye’nin ilk 3 grubu arasında desem yeterli olacaktır. Bir zamanların TKP üyesi bu genç, bugün milyarlık reklam bütçelerini yönetiyor. Bize ağabey diye hitap etmesi ayrı bir güzellikti. Sağ olsun. Bugün burnu büyük kendi küçük olan ve Reisin metal yorgunluğu teşhisi koyduğu bazı arkadaşlarımıza güzel bir örnek olabileceğini düşünüyorum. Neyse esas mesaj bu değildi. Bu genç reklamcı bana hitaben, Ağabey, biliyor musun, artık TV’lere pek reklam vermiyoruz,  dedi. Yani aslında birkaç TV hariç diye ekledi.

Son günlerde hemen hemen her TV’de tartışmalar, siyasi gerginlikler, çatışmalar var. Üstelik çok ta seyrediliyorlar, yani reytingleri de yüksek. Ama biz bunlara reklamları azalttık, deyince dayanamadım sordum: Reyting yüksekse neden reklamı azalttınız? Millet seyrediyor ama, ekranda sürekli gerginlik, karamsarlık, negatiflik olunca, satın almaya yönelmiyor. Bu olay ekonomide durgunluk oluşturuyor. Oysa bazı kanallarda yarışmalar, eğlence programları var. Ya da maç oynanıyor. Reklamları o kanallara veriyoruz. Sonuç olumlu olarak bize dönüyor, dedi.


Delikanlının bu anlatımı bana yıllar önce yaşadığım bir gerçek hikâyeyi anımsattı. Çok saygı duyduğum ve çok sevdiğim bir büyüğüme haddim olmayarak şöyle demiştim. Siz de iki güzel özellik var. İkisini de seviyorum. Biri, yanlışlıkları ve zulmü görünce adeta Hz. Ömer (RA) olup, kılıcınızı çekiyor ve çok sert bir şekilde gereğini yapıyorsunuz. Bu özelliğinizi seviyorum, hoşuma gidiyor. Biliyorum birçok kişinin de çok hoşuna gidiyordur. Oysa ben sizi gözünüzden yaş akarken görmüştüm. Sizde öyle şefkatli bir kalp var ki; o zamanda Hz. Ebu Bekire benziyorsunuz. O halinizi Allah’ın (CC)  gücüne gitmesin ama daha çok seviyorum. Zira Hz. Ömer efendimizi kıyaslamak benim haddim kesinlikle olamaz. Yeri gelince Hz. Ebu Bekir gibi olmak çok daha iyi ve çok daha stratejik olabilir.

Zira mağarada Peygamber efendimizle iki kişiden biri olan Hz. Ebu Bekir efendimiz, sabrın ve şefkatin timsali olmuştur. Allah onlardan razı olsun. Bu günlerde hakikaten Hz. Ebu Bekir gibi davranmaya ihtiyacımız var. Allah (CC) benim rahmetim, gazabımdan önde gelir diyerek bizi çok önemli bir konuda  uyarıyor.


Kıssadan hisse, Türkiye’nin de Hz. Ebu Bekir stratejisine ihtiyacı var. Ekonominin de buna ihtiyacı var. Diplomasinin de.  Her şeyden önce dava sahibi olarak, samimi ve mütevazı olacağız. Reisin dediği gibi biz bu millete vezir olmaya değil hizmetkâr olmaya geldik, bunu asla unutmayacağız. Metal yorgunluğu olanlar üstlerine pek alınmasalar da lütfen TC kimlik numaraları verilmeden önce kendileri bir adım geriye gidip, yerlerini Reisin göstereceği dava adamlarına bıraksınlar ama davayı bırakmasınlar, yeni gelenlere destek versinler. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’mizi inşallah güzel günler bekliyor. Allah inananlarla birliktedir. Selam ve muhabbetle.